Bizler İçin Oldukça Normal Olsa da Türkiye’ye Gelen Turistlere Kültür Şoku Yaşatan Türklere Has Durumlar

“Türkiye’de beşerler ayakkabılarını kapının dışında bırakıyorlar. Konutta katiyen ayakkabı ile dolaşmıyorlar bunu gördüğümde çok şaşırmıştım. Birinin konutuna konuk olarak giderseniz size konutta terlik veriyorlar fakat isterseniz kendi terliğinizi de yanınızda götürebiliyorsunuz.”

“Türk bir sevgilim vardı. Tuttuğu futbol grubunun maçı olduğu vakit öteki erkek arkadaşları ile toplanıp birlikte izliyorlardı. Maç anında güzellerine gitmeyen bir şey olursa hepsi küfür edip kıpkırmızı oluyorlardı. O anlarını gördüğüm vakit çok şaşırmıştım. Sonuçta bir maç yani.”

“İnsanların ne kadar arkadaş canlısı ve misafirperver olduğunu gördüğüm vakit önemli bir kültür şoku yaşamıştım. Okuldan bir arkadaşımın ailesi beni meskenlerine yemeğe davet etmişlerdi, gittiğim vakit karşılaştığım görünüm karşısında şoka girdim. O kadar çok şey hazırlamışlardı ki, bana beş dakikada bir bir şey yiyip yemeyeceğimi sordular. Bir de daima gülümsüyorlar, sizinle konuşurken aslında moralleri bozuk da olsa bunu asla yansıtmıyorlar.”

“Türkiye’de bulunduğum sırada ana yolların yan tarafına yapılmış mavi yollar görmüştüm. Bu yollar aslında bisikletler içindi lakin kimi otomobiller daha süratli gitmek için o yolu kullanıyorlardı. Türkiye’de otomobil kullanmak çok sıkıntı zira trafik kurallarına uymuyorlar. Işıklarda beklemiyorlar, sinyal vermiyorlar yani herkes nasıl istiyorsa o denli kullanıyor otomobilini.”

“İstanbul’da insanların kedilere olan davranış biçimini gördüğüm vakit çok sevmiştim. Dünyadaki en hayvan dostu kent İstanbul olabilir. Sokak hayvanları için yuvalar yapıp bırakıyorlar, onları besliyorlar. Gitmeden evvel bu türlü bir durumla karşılaşacağımı hiç beklemezdim, şaşırdım.”

“Türkiye’de yaşadığım en büyük sürpriz merkezi ısıtma olmuştu. Sibirya’dan gelen ben Türkiye’de üşüdüğüm için hayli şaşırmıştım. Beşerler kış aylarında ince ceketler giyiyordu hatta şapka bile takmıyorlardı. Türkler’in meskenlerinde 2 adet yorgan bulunduğunu görünce mana veremeyip sormuştum. Bir tanesi kış mevsimi başkası ise soğuk kış geceleri içindi. Konutlarının ısısını kendileri ayarlıyorlar ve bunun için devlete para ödüyorlar. Bir de arkadaşımın köy konutuna gitmiştik, orada soba vardı çok beğenmiştim.”

“Türkiye’ye taşındığımdan beri hiçbir özel günü, özel üzere hissetmiyorum. Türkler doğum günleri, yılbaşı üzere özel günleri çok fazla kutlamıyorlar.”

“Türkiye’de şöyle bir inanç var; ne kadar çok verirsen o kadar alırsın. Türkiye’de katıldığım bir düğünde gelinle damadın gelen konuklara lüks bir düğün yapmak yerine 4000 mülteciye yemek dağıttıklarını görmüştüm. Çok hoşuma gitmişti. Ama makûs yanları ise paralarını yarınlar yokmuşçasına harcamaları.”

“Çay Türkler için bir içecekten fazla, sevdikleri ile bir ortaya gelip muhabbet etmek için bir neden haline gelmiş. Oturduğunuz ortamda şayet etrafınızda Türkler varsa, 5 6 bardak çay içiyorlar kesinlikle.”

“Enteresan adetleri var. Mesela damat ve ailesi gelip kızı konutundan alıyor ve gürültülü bir formda götürüyorlar. Gelinin ailesi ise gerisinden birini kaybetmiş üzere göz yaşları döküyor. Bir de düğün sonunda damadın arkadaşları, damada vuruyorlar. Bildiğiniz tekme tokat atıyorlar yani, birinci gördüğümde hengame çıktığını düşünmüştüm fakat yanımdaki Türk arkadaşım bunun bir gelenek olduğunu söylemişti.”

“Türkler her özel günde birbirlerine altın götürüyorlar. Düğünlerde, nişanlarda ve birisinin bebeği doğduğu vakit. Arkadaşlar olarak bir meskende toplanıyorlar ve bebek için dualar okunuyor. Daha sonra herkes altınını getirip bir çengelli iğne ile bebeğin yatağına takıyor. Gördüğüm vakit bebeğe batacak diye çok korkmuştum.”