Akşener 128 Milyar Doların Akıbetini Özetledi: ‘Ekonominin İnek Şaban’ıyla Badi Ekrem’i El Ele Verip Sattı’

Cumhuriyet’i kuranlar, bundan 101 yıl evvel, bu iki berbatlığın altını çizerek, ortaya, millet iradesiyle, evlatlarımızı bir ortaya getiren, bu türlü bir vizyon koyarken, 101 yıl sonra bugün ise, maalesef, millet iradesini hiçe sayan bir iktidarla ve çocuklarımıza yapılan her cins makus muameleye sessiz kalabilen, nahoş bir anlayışla yüz yüzeyiz.

Milletimizi ilgilendiren her mevzuda olduğu üzere, salgın konusunda da, birinci günden beri tüm ikazlarımızı yaptık. Bilim insanlarıyla, alan uzmanlarıyla çalışıp tekliflerde bulunduk, kaynakları gösterdik. İstedik ki, milletimiz iktidarın maharetsiz ellerinde, bari bu hususta hırpalanmasın.

Vatandaşlarımıza ‘maske’ dedi, ‘mesafe’ dedi, kendisi, lebalep kongreler düzenleyip, Kovid Elçiliği’ne soyundu. Bilim ’15 gün tam kapanma’ dedi, kendisi duymazdan geldi. Salgın büyüdü, bilim ’28 gün kapanma şart’ dedi, kendisi oralı bile olmadı. En son geçen hafta, tekrar uzmanlara ve bilime direndi, ve sonuç ortada. Salgın yavaşlamadı, tam gaz devam ediyor.

Büyük illüzyonist Sayın Erdoğan’ın mahir ellerinde, memleket adeta bir kayıplar ülkesi oldu. Sipariş edildiği söylenen aşılar kayıp. Gri pasaportla yurtdışına gönderilen, belediye vazifelileri kayıp. Ege’de adalar, Mısır’da Rabia kayıp. Uçan iktisat masalları anlatılırken, 128 Milyar dolarlık rezerv kayıp.

Milletimiz için hak kayıp, hukuk kayıp, huzur kayıp. Bayanlarımızın memnunluğu, gençlerimizin umudu kayıp. Ahlak kayıp, vicdan kayıp, ciddiyet kayıp. E tabi haliyle, 128 milyarı kaybeden, Powerpoint sunumlarının efendisi Damat Bakan da kayıp.

Ben size, kayıp 128 Milyar doların arkasındaki gizemi kısaca özetleyeyim. İktisadın İnek Şaban’ıyla Badi Ekrem’i, el ele verip, döviz kurunu baskılamak için, hazinemizdeki dövizi sattı. 

Üstelik bu pandemi periyodunda olmadı. Daha 2019 Mart’ındaki mahallî seçimlerin öncesinde, dövizin yükselişini durdurmak üzere, siyasi bir emelle satmaya başladılar. Bir puan faiz artırmamak için, sattılar da sattılar. Sonunda ne oldu? Ne faizi tutabildiler, ne de dövizi tutabildiler” dedi.

Artık de çıkıp, ‘Bilançoda eksilen bir şey yok’ diyorlar.Kasadaki dolarları sattınız, karşılığında Türk Lirası yahut Türk Lirası cinsinden tahvil aldınız.Bir yandan da, kredi ve swaplarla borçlandığınız dövizleri, meyyit fiyatına sattınız. Bir de utanmadan, bunu savunuyorsunuz.Böyle cahillik, bu türlü ciddiyetsizlik olabilir mi?

Kendi dolarını satıp, bunu swapla geri alıp, kasana koyunca, hiçbir şey değişmemiş mi oluyor?Swaplardan kaynaklanan yükümlülükleri, bilanço içinde değil, bilanço dışında gösterince, bunun bir borç olduğu gerçeği ortadan kalkmış mı oluyor?

Tüm bu palavra rüzgarı içerisinde, iktidarın sorulmasını istemediği öteki bir soru var: Milletin hazinesindeki dövizi, ortalama 6.20 liralardan satan bu iktidar, bugün 8.1 lira olan döviz kuru münasebetiyle, kimin, ya da kimlerin cebine, 250 milyar lira koydu? 

Salgında zora düşen esnafımıza, 5 milyar liralık yardımı reva gören bu iktidar, döviz süreçleriyle, kimlerin cebine bunun 50 katını koydu? Pandemide vatandaşına, 10 milyar liralık takviyesi reva gören bu iktidar, kimin cebine, tek kalemde bunun 25 katını aktardı?

İktidar mensupları saraylarında, kendi kendilerine şahlanıyor olabilirler. Pandemi kurallarında, çocuğuna tablet alamayan babalar şahlanmıyor. 

Ne vakit aşı olacağı aşikâr olmayan insanlarımız şahlanmıyor. 

Geleceğe dair hayal kuramayan gençlerimiz şahlanmıyor. 

İş aramaktan yorulup, meskenine kapanan üniversite mezunları şahlanmıyor. 

Mutfağında tenceresi kaynamayan mesken bayanları şahlanmıyor. 

Patates-soğana muhtaç hale getirilen milletimiz şahlanmıyor. 

Onlar şahlanabilir ancak, milletimiz, tam aykırısı zahmet çekiyor, zorluklarla uğraş ediyor.