Metin Lokumcu Davası: Dosyanın Ağır Ceza Mahkemesi’ne Gönderilmesi Talebi Reddedildi

Artvin’in Hopa ilçesinde devrin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 31 Mayıs 2011 tarihindeki mitingi öncesindeki protestolar sırasında polisin sıktığı biber gazı ile kötüleşerek hastaneye kaldırılan emekli öğretmen Metin Lokumcu’nun hayatını kaybetmesine dair açılan davada birinci duruşması bugün Trabzon 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülüyor. Evrakta yargılanan 13 polisin “taksirle mevte neden olma” suçlamasıyla 6 yıla kadar mahpusu isteniyor.

Kimlik tespitleri ile başlayan duruşmaya sanıklar talimatla söz verdiği için salona gelmedi. Pandemi nedeniyle sırf 35 kişinin takip ettiği duruşmada birinci olarak kelam alan 3 sanık polisin avukatı müvekkillerinin ne ile suçlandığını bilmediğini savundu. Sanık avukatı, “Müvekkillerim olay yerinde farklı noktalarda vazife almışlardır. İsimli Tıp Raporu, kati, kesin bir iliyet bağı kurmamıştır” savında bulundu.

Duruşmada Lokumcu ailesi ismine birinci kelamı Avukat Meriç Eyüboğlu aldı. 10 yıldır bu davayı beklediklerini söyleyen Eyüboğlu, mahkemenin misyonsuzluk kararı vermesi gerektiğini belirtti.

Barolar ve derneklerin davaya iştirak talepleri ve belgenin Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesi talebi mahkemece reddedildi.

Duruşmanın ağır ceza mahkemesinde görülmesi gerektiğini belirten Eyüboğlu, “Burada yapılması gereken tartışma ‘taksirle öldürme’ değil, ‘olası kast’tır. Mahkemenizin bunu değerlendirmesi gerekir. Burada kimyasal gaz kullanımı sonucu Metin hocanın ölmesi sanki taksir olarak nitelendirilebilir mi? Sanıklar bu sonucu öngörmüşler mi öngörememişler mi? Bu soruya vereceğimiz cevap duruşmanın hangi mahkemede görüleceğini belirleyecek. Bunu tartışmamız lazım” dedi.Dosyaya çok sayıda bilimsel rapor sunduklarını söyleyen Eyüboğlu, “Toplumsal olaylarda kullanılan kimyasal gazlar nedeniyle yaşanan çok sayıda mevt var. Bu türlü yaşanan birinci vefat 2007’de yaşanmış ve o günden bu yana 13 kişinin hayatını kaybettiğini biliyoruz. OC ve CS isimli gazlar çok sayıda ülkenin taraf olduğu kontratlarda geçiyor. Kimyasal gaz olduğu için yasaklı listede yer alıyorlar. Toplumsal olaylar diyoruz lakin Çayan Birben kendisine direkt gaz sıkılması sonucu hayatını kaybetti. Vefatından sonra sıkıntı Meclise taşındı. O periyodun İçişleri Bakanı ‘Ürünümüz kaliteli ve doğaldır. OC gazı, insan sıhhatine ziyanlı değildir.’ açıklaması yaptı. Çayan Birben’le açılan davada bir misyonsuzluk kararı var. Nihayetinde problem Yargıtay’a gidiyor. Bu gazlardan ötürü 13 kişi hayatını kaybetmiştir” sözlerini kullandı.
Evraka yeni imgeler sunan Eyüboğlu, manzarada Metin Lokumcu’nun yüzüne ve ardına gaz sıkıldığının açıkça göründüğünü belirtti. Eyüboğlu devamında şunları söyledi:

“Kimyasal gazlar öldürüyor mu evet, Metin Lokumcu bu nedenle mi öldü, evet. Bu hususta raporlar var. Pekala sanıklar bunu öngörememiş mi, bu sonucu, gelelim buna. Emniyet Genel Müdürlüğü Güvenlik Daire Başkanlığı Rize Yönetim mahkemesine bir yazı sundu. Bu gazları kurs ve eğitim alan şahıslar kullanabilir. Herkes gaz kullanamıyor özel eğitim alanlar kullanabiliyor. Bu gazların kullanımına ait talimat var. Hopa’da 8 sat süren bir müdahale ve gaz kullanımından kelam ediyoruz. Sizin şahit olarak sunduğunuz Hopa Kaymakamı o gün gazların bittiğini açıklamıştı. 7 başka vilayetten gelen polisi var. Bu eğitimlerden geçen polislerin sonucu öngörmemesi mümkün değildir. O nedenle ‘taksi’ tartışması yapmak hakkaniyetli midir onu takdirinize bırakıyorum.”

Daha sonra kelam alan Avukat Sercan Ortan, belgede yalnızca 13 sanığın değil periyodun içişleri bakanının, kaymakamının, emniyet müdürlerinin de yargılanması gerektiğini söyledi. Ortan, “Emri verenler de yargılanmalı. Yurttaşların bir ortaya gelmesine müsaade verilmedi. Temel haklarını kullanan yurttaşlara polis müdahalesi oldu. Metin Lokumcu’nun ve yurttaşların ‘yeter artık’ demesine karşın kolluğun müdahalesine devam ettiğini görüyoruz. Bunun sonucu olarak da bugünkü davada Metin Lokumcu’nun mevtini konuşuyoruz. Burada sanıkların mümkün kastla öldürmeden cezalandırılmalarını istiyoruz. Bu davanın bir örnek teşkil edeceğini düşünüyoruz. Misyonsuzluk kararı verilmeli ve dava Ağır Cezada görülmeli. ‘Olası kastı’ tartışabileceğimiz tek makam Ağır Cezadır. Belgenin Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesini istiyoruz” dedi.

Duruşmada avukatlarından akabinde Metin Lokumcu’nun oğlu Ulaş Lokumcu kelam aldı. “31 Mayıs 2011’de öldürülen Metin Lokumcu benim babam”dır diyerek kelamlarına başlayan Ulaş Lokumcu, “Biz bütün aile buradayız lakin 13 polis burada yok. Onlarla göz göze gelmek isterdim” dedi.

Ulaş Lokumcu, “O gün 22 yaşında üniversite öğrenciyim, bugün 32 yaşındayım, evlendim ve bir çocuğum var. Babam kızım için, torunu için gayret ediyordu. Yargılama fakat 10 yıl sonra başlıyor. Biz burada adaletin yerini bulması için geldik. Umarım siz de adaletin yerini bulmasını sağlarsınız” dedi.Babası Metin Lokumcu’yu kaybettiği günü anlatan Ulaş Lokumcu, “Ben o vakit İzmir’de üniversitedeydim. Babam beni aradı, saat ‘10.30 üzere. ‘Bugün basın açıklaması yapacağız, Başbakan geliyor tahminen bizi duyar’ dedi. Sen gitme baba dedim, ‘bizim de kelam hakkımız var’ dedi. 45 dakika sonra beni tekrar aradı, ‘Basın açıklaması bitti, gaz bombaları, TOMA’lar burayı mahvetti. Acaip gaz sıkılıyor’ dedi. Baba kendini koru dedim, ‘Oğlum biz büyükler çekilirsek bu polisler gençleri ziyan edecek’ dedi.(Polisleri kastederek) Ortalık çok karışık. Değişik tipler var burada. Ortalık çok karışık, ne yapmaya çalışıyorlar bunlar ben anlamadım. Oğlum dur polisler yeniden saldırıyor, ben seni yeniden sonra arayacağım” dedi. Bu, onunla son konuşmamız oldu. Sonra akrabalar aradı, ‘baban kalp krizi geçirdi, bilet alıyoruz sana’ diye. Ben daha bilmiyorum, konut arkadaşım televizyonu açmama müsaade vermedi. Dışarı çıkalım dedi. Uçak saati televizyonda gördüm fotoğrafını fakat habere bakamadım. Havaalanında bir polis fark ettik. Elinde telsiz, tam uçağa giderken ekranda gördüm. İsimli Tıp’a gittik. Hala inanamıyorum” dedi.
Ortada konuşması kesildi Ulaş Lokumcu’nun, su içti. Bir müddet bekledikten sonra mahkeme liderinin sorularına karşılık verdi. Mahkeme liderinin ‘babanızın bir rahatsızlığı var mıydı’ meseleye Ulaş Lokumcu, “Yoktu, ben babama yetişemiyordum o yürürken” diye cevap verdi. Mahkeme lideri, olayın yaşandığı gün neler olup bittiğine dair yaptığı görüşmeleri de sordu. Ulaş Lokumcu şu cevabı verdi:

“Basın açıklaması bitiyor, gaz sıkılıyor. İmajlar de var. Birkaç arkadaşı da var yanında. Çok yakından gaz sıkılıyor, ondan sonra biraz sakinliyor sonra tekrar başlıyor. İmgelerde babam polislerle konuşuyor. Bir arkadaşı, ‘babanın ağzına biber gazı sıkıldığını gördüm’ dedi

Metin Lokumcu’nun kız kardeşi Sevinç Gürhan da mahkemede şunları tabir etti:

“Metin Lokumcu anlatılamaz. Fakat onunla yaşanır. Onu tanıyanlar bilir. 31 Mayıs 2011 günü bir Metin Lokumcu gitti. Lakin bugün bin Metin Lokumcu bitmeyecek. Ardımızda olan avukatlar, meslektaşları, arkadaşları… ailemiz ismine geldikleri dayanıştıkları için çok teşekkür ederim. Metin Lokumcu, 25 sene Rize’de öğretmenlik yaptı. Hopa’dan Rize’ye herkes tanırdı ve çok da hürmet duyardı. Tayyip Erdoğan’ın memleketi Rize’de ağabeyime bu kadar hürmet duyulurken Tayyip Erdoğan ağabeyime ismiyle hitap etmedi.”Metin Lokumcu’nun kız kardeşi Ayşe Bekar şöyle konuştu:

“Abimin karakterini ve birbirimize olan bağlılığımızı burada iki cümleye sığdırmam mümkün değil. Ben yalnızca sıhhati ile ilgili palavra yanlış şeyler söylendiği için yanlışsız olanı söylemek istiyorum. Abim yaz kış ava giderdi. Köyün gençleri ona yetişemezdi. Kalbi ve astımı olan insan dağa tırmanabilir mi? Ağrı kesici bile kullanmazdı. Hayat dolu bir insanı hayattan kopardılar. Acımız büyük, yaramız kapanmıyor. Mağdur olduk. Üstelik akrabaları olarak bir de devlet adeta bizi cezalandırdı, bizi fişledi, hakkımız olanı bile vermedi. Yetmedi, 2 karikatür paylaştım diye bana hakaret davası açıp 11 ay ceza verdi.”

Savcı, sanık polislerin aksiyonlarının “olası kast” seviyesinde kaldığı tarafında kanıt olmadığı gerekçesiyle misyonsuzluk taleplerinin reddini istedi.
İzmir Baro Lideri Özkan Yücel savcılık mütalaasından akabinde kelam alarak “Biz baro liderlerinin da misyonsuzluk ile ilgili kelamları ve katılma taleplerimiz olacak onları sıralamak ve bunun ardından orta karar verilmesini talep ediyoruz.” dedi. 
Artvin Baro Lideri Av. Ayla Varan:

“Kimyasal gazların öldürücülüğü ve orantısız bir biçimde kullanıldığı ortada. Bu sonuçtan muhakkak. Silahsız insanlara karşı kimyasal gaz kullanılması gerekli miydi? Misyonsuzluk konusunda epey hukukçu hemfikiriz. Bu belgenin yeri mahkemeniz değildir.”Diyarbakır Baro Lideri Av. Nahit Eren

“Cumhuriyet tarihi boyuncu bu ülkede değişmeyen bir siyaset var: Cezasızlık. Faillerinin kamu vazifelisi olduğu olaylarda bunları daima yaşıyoruz. Mağdur değişiyor. Cizreli, Hopalı, Somalı oluyor mağdur lakin cezasızlık değişmiyor. Diyarbakır Barosu bu davanın takipçisi olacaktır. Avukatlık Kanunu bize net bir sorumluluk yüklemektedir. İnsan haklarını müdafaa yükümlülüğümüz vardır. Bu kanundan aldığımız sorumlulukla katılma talebimiz vardır.”İzmir Baro Lideri Av. Özkan Yücel: 

“Avukatlık Kanunu 76.maddesi “insan haklarını korumak” kanunla tanımlanmış bir misyonumuzdur. Ölen yurttaşımız bir hak gaspına uğramıştır. Sorumluları devlet yetkilileridir. Artık size bir misyon düşüyor. 10 yıl sonra bir hakimin karşısına gelmiş bu insanların, hakikaten yargılamayı yapacak merciye belgeyi gönderme vazifeniz vardır.”Van Barosu İdare Heyeti üyesi Av. Mehmet Karataş: 

“Bu gaz bombalarına maalesef bölgemizde de yıllardır maruz kalıyor ve sonuçlarını yaşıyoruz. Burada gaz bombalarının kullanımının da sorgulanması ve yargılanması gerekmektedir.”Trabzon Baro Lideri Av. Sibel Suiçmez:

“Bu evrak bize adalete erişimin ne kadar sıkıntı olduğunu bize göstermektedir. Bu belge bize bağımsız savunmanın kıymetini göstermektedir. Metin Lokumcu’nun öldürüldüğü gün hepimiz bir kesim öldürüldük. Vereceğiniz kararlar bu ülkede insanların devlete olan itimadını arttıracaktır ya da eksiltecektir. O yüzden kolay yargılama değildir. Kolay bir olay olarak da algılamamız mümkün değildir. Misyonsuzluk kararı ve davaya katılmamıza karar verilmesini talep ederiz.”Çağdaş Hukukçular Derneği ismine Av. Ayşegül Karpuz:

“Metin Lokumcu öldürüldüğünde hukuk fakültesinde öğrenciydim. Arkadaşlarımız bu vefatı, karadenizdeki iktidarın tabiat talanına dair talan projelerini protesto ettiler. 6 ay tutuklu kaldılar. TCK’da silahın tarifine da bakmak gerekir. Yanıcı, yakıcı hususlar silahtır. Metin Lokumcu’da silahla öldürülmüştür. Bu davaya bakmak sizin vazifeniz değildir. Adil yargılanma hakkını mağdur tarafın hissedebilmesi için misyonsuzluk kararı verilmesi gerekmektedir.”Özgürlük İçin Hukukçular Derneği ismine Av. İlknur Alcan

“Polisler bu silahları nasıl kullanmaları gerektiğine dair eğitim alıyorlar. Kişinin yüzüne biber gazı sıkarsanız öleceğini bilmektedirler. Mahkemenizin misyonsuzluk kararı vermesi gerektiğini düşünüyoruz.”

Barolar ve derneklerin davaya iştirak talepleri mahkeme tarafından reddedildi.

Belgenin Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesi talebi mahkemece reddedildi.

Aile avukatlarından Nagihan Bulduk, sanıkların bir sonraki duruşmada burada hazır bulunmalarını talep etti.