Müjdat Gezen ve Metin Akpınar’ın bir televizyon programındaki kelamları nedeniyle “Cumhurbaşkanına hakaret” hatasından yargılandıkları davada verilen beraat kararına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın avukatı itiraz etti. İtiraz dilekçesinde, mahallî mahkemenin beraat kararının metot ve yasaya karşıt olduğu gerekçesiyle kaldırılması talep edildi.
Bir televizyon programında 21 Aralık 2018 tarihinde söyledikleri kelamlar nedeniyle ‘Cumhurbaşkanına alenen hakaret’ hatasından 4’er yıl 8’er aya kadar mahpus istemiyle yargılanan sanatkarlar Metin Akpınar ve Müjdat Gezen hakkında 1 Mart 2021 tarihinde karar verilmişti. Anadolu 8. Asliye Ceza Mahkemesi, iki sanık hakkında başka farklı beraat kararı vermişti. Gerekçeli kararını açıklayan mahkeme, sanıkların üzerine atılı ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ hatasının maddi ögelerinin somut olayda gerçekleşmemesi nedeniyle sanıklar hakkında beraat kararı verildiğini belirtti. Gerekçeli kararın akabinde beraat kararına Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatı Ahmet Özel ve cumhuriyet savcısı itiraz etti. Belge İstinaf Mahkemesi’ne taşındı.
‘Suçların yasal ögeleri oluşmuştur…’
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatı Ahmet Özel’in sunduğu itiraz dilekçesinde, mahkemenin kararının yordam ve yasaya alışılmamış olduğu, sanıkların cürüm sürece kastıyla gerçekleştirdikleri aksiyonları nedeniyle cezalandırılması gerektiği belirtildi. Dilekçede, “Sanıkların suça bahis hareketlerini bir televizyon kanalında tüm kamuoyuna ulaştığı şuuruyla, kamuoyunu kendi menfaatleri uğruna yönlendirmek maksadıyla toplumsal statülerini kullanarak gerçekleştirdikleri açıktır. Her ne kadar lokal mahkeme telaffuzları ‘ifade özgürlüğü çerçevesinde kalan somut bir fiil isnadı yahut sövme içermeyen eleştiriler’ olarak kıymetlendirmiş olsa da sanıkların tesir alanı, tanınırlıkları, söylemlerindeki hukuka ters hareketlere yönelik teşvik edici sözleri bütün olarak ele alındığında isnat edilen kabahatlerin yasal ögelerinin oluştuğu anlaşılmaktadır” sözlerine yer verildi.
‘Müvekkile hasımlık duyuyorlar.’
Metin Akpınar’ın Cumhurbaşkanını maksat alan sözlerinin imadan çok öte, direkt halkı isyana ve darbeye teşvik eden telaffuzlar barındırdığının belirtildiği dilekçede, “Sanıklar tarafından sarf edilen kelamların kendi içinde dahi çelişkiler barındırdığı, yalnızca müvekkile duyulan hasımlığın tezahürü olduğu sarihtir. Çünkü sanıklardan biri müvekkile yönelik ‘haddini bil’ hezeyanında bulunurken, öteki sanık müvekkili faşist idareyle suçlamıştır. Sanıklar temelinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile değil, zihin dünyalarında oluşturdukları Recep Tayyip Erdoğan ile hengame etmektedir. Sanıkların bu beyanlarının hem bulundukları konferans salonundaki insanları hem ekran başındaki izleyicileri aksi istikamette harekete geçireceği, toplumun bir kısmını alenen kışkırtarak müvekkili maksat tahtası haline getireceği izahtan varestedir” denildi.
Dilekçede, sanıkların kullandığı sözlerin hakaret teşkil ettiği, niyet özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceği kaydedildi. Tarz ve yasaya açıkça ters olan lokal mahkemenin beraat kararının kaldırılıp, tekrar inceleme yapılarak sanıkların cezalandırılması talep edildi.
Onedio
