Çin’den gelecek Kovid-19 aşısı konusunda başlar karışık. Pek çok kişi aşıya güvenmediğini ve yaptırmayacağını söylüyor. Toplumun en kısa müddette aşılanması gerektiğini belirten bilim insanları ise bulabildikleri birinci aşıyı olacaklarını söylüyor.
Koronavirüs Bilim Konseyi Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü bu husustaki görüşünü, “Ulaşabildiğim aşıyı olmayı düşünüyorum” diye açıklarken, Prof. Dr. Pınar Okyay ise “Aşıyı şiddetle bekliyorum. Kullanım müsaadesi verilen aşıyı olacağım” diyor.
“Ulaşabildiğim aşıyı ben de olmayı düşünüyorum”
Sıhhat Bakanı Fahrettin Koca’nın birinci etapta 10 milyon adet geleceğini açıkladığı Çin aşıları 11 Aralık’ta geliyor. Bilim Heyeti üyeleri toplumun aşılanması taraftarı.
Hürriyet’ten Meltem Özgenç’in haberine nazaran Prof. Dr. Tevfik Özlü şunları söyledi:
-
“Aşı Türkiye’ye geldiğinde birinci olarak öncelikli kümeler aşı olacak. Onlar içinde istemeyen olursa, isteyenlere yapılacak.”
-
“Aşı konusunda bir tereddüt olsa da bu tereddütün bir müddet sonra aşılacağını ve vatandaşın gerçek kararı vereceğini düşünüyorum. Aşı olmak isteyenlerin sayısının fazla olacağını düşünüyorum. Zira en inançlı korunma yolu aşı. Aslında sanıldığı kadar da bol aşı olmayacak.”
-
“Ülkeler aşıyı almak için sıradalar. Gündeme gelen aşıların teknolojileri birbirinden farklı. Fakat tekrar de ulaşabildiğim aşıyı ben de olmayı düşünüyorum. Zira pandeminin kırılması ismine aşı çok değerli.”
“Gelir gelmez olacağım”
Prof. Dr. Pınar Okyay:
-
“Pandemi devirlerinde aşılar için erken kullanım müsaadesi kaçınılmaz bir süreç. Zira inanılmaz bir mevt ve hastalık suratı var.”
-
“Faz 1, Faz 2 çalışmaları sona erdi. Bizdeki Faz 3 çalışması büyük insan kitlelerinde yapıldı. Birinci orta kıymetlendirme raporları yapıldığında ve sonuçlar şeffaflıkla paylaşıldığında vatandaşın aklında soru işareti kalmayacağını düşünüyorum.”
-
“Ben de aşı olacağım. Aşıyı şiddetle bekliyorum. Erken onay verilen aşıyı da olurum. Aşı birinci etapta PCR testi olumlu olana değil hiç geçirmeyene yapılacak. Bu aşıyı daha sonra her yıl ya da iki yılda bir grip aşısı üzere olmaya başlayacağız.”
-
“Aşı olduğunuzda kendinizi hastalıktan koruyorsunuz lakin hastalığı diğerine bulaştırıp, bulaştırmayacağınız şimdi belirli değil. Bilinmezlikler olsa da değerlendirmeler yapıldıkça, datalar çıktıkça en uygun, şeffaf ve bilimsel halde paylaşılması değerli. Beşerler lakin bu biçimde güvenilirliğine ikna edilebilir.”
“Ben de birinci fırsatta aşı olacağım”
4 gün evvel TRT Haber’e konuk olan Bilim Heyeti Üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz şu sözleri kullanmıştı:
- “Menşeiden çok içeriği ile ilgilenmek durumundayız. Aktifliği güvenilirliği ile ilgilenmek durumundayız. Bu bir beyaz eşya ya da otomobil değil. Ben de birinci fırsatta aşı olacağım. Zira ben virüsle karşılaştığımda bu hastalığı daha hafif geçirmemi sağlayacağını biliyorum”
“Çıktığında birinci olacak insan benim”
-
Bilim Şurası Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz da A Haber’e yaptığı konuşmada “Bir aşı ruhsat aldıysa olup olmamakla ilgili tasa duymaya gerek yok” diyerek şunları söylemişti:
-
“Uydurma şeylere kimse kulak asmasın. Çağdaş tıpa güvensin. Aşı çıktığında birinci olacak insan benim çocuklarıma da yaptıracağım sevdiğim herkese de yaptıracağım. Ruhsatlandığı anda kimsenin başında soru işareti kalmasın”
Çin aşısı hakkında 5 soru ve 5 karşılık
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Kısmı Lideri Prof. Dr. Nuri Zafer Kurugöl, Çin aşısıyla ilgili akıllardaki soruları yanıtladı.
1) Çin aşısı konusunda ne düşünüyorsunuz?
“Çin mallarına karşı duyulan güvensizlik malum, lakin lütfen Çin aşısı deyip küçümsemeyin. Sıhhat Bakanlığı’nca fiyatsız olarak sunulacak olan bu aşıyı kesinlikle olun. Böylelikle ülke olarak kıymetli salgından kurtulmamız sağlanabilir.”
2) O vakit Çin aşısı inançlı bir aşı mı?
“Çin’de geliştirilen Sinovak aşısı, inaktive bir virüs aşısıdır. Yani çocuk felci aşısı ile benzerlik gösteriyor. Bu nedenle muhakkak inançlı bir aşı.”
3) Çin aşısının müdafaa yüzdesi ne kadar?
“17 Kasım 2020 tarihinde kıymetli bir mecmuada yayınlanan Faz 2 klinik çalışmanın sonuçlarında 18-59 yaş kümesi şahıslarda kullanıldığında aşının tesiri ve güvenilirliği değerlendirildi. Bu çalışmada 14 gün ortayla iki doz yapılması önerilen aşının yüzde 90 bağışıklık oluşturduğu, kıymetli bir yan tesire sebep olmadığı gösterildi. Birinci evvel Brezilya’da daha sonra ülkemizde bu aşı ile ilgili Faz 3 çalışmasına müsaade verilmişti. Evvel sıhhat çalışanlarına yapılan bu aşıda şimdiye kadar aşılamayı engelleyecek bir yan tesire rastlanmadı. Yeniden 30 Kasım’da çıkan bir yayın da bu sonuçları destekliyor. Hatta yüzde 92 ile yüzde 97.4 ortasında bağışıklık geliştirdiği bildiriliyor.”
4) Toplumun bağışıklık kazanması için ne kadar aşı yapılması gerekiyor?
“Pandeminin kırılması için toplumun en az yüzde 65’inin bağışık olması lazım. Bu insanların infeksiyonu geçirmesiyle sağlanacak bir şey değil. Yalnızca yeteri kadar aşı yaparsak pandemi kırılabilir. Türkiye için en az 100 milyon doz aşı lazım.”
5) Hastalığı atlatan da aşılanmalı mı?
“Sadece geçirmeyenlerin değil, geçirenlerin de aşılanmalarını öneriyorum. Zira infeksiyonun oluşturduğu bağışıklığın az olduğuna dair yenilenen bulgular var. Aşılama oranı yüzde 40 olursa salgını denetim altına alamayız. Bu aşıların çok süratli gelmesi lazım. En azından 50 milyon aşı çok kısa müddette gelmeli.”
Bu haberler de ilginizi çekebilir
Onedio
