‘Ruhsar Pekcan Hakkında Müteyakkız Olun’ Diye Uyarılan Bürokratların Görevleri Bir Bir Değişmiş…

Cumhuriyet müellifi Barış Terkoğlu, geçmişte gümrüklere hakkında “vergisiz eşya ithal etme teşebbüsü” uyarısı gönderilen eski Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan hakkında bir yazı kaleme aldı. 

Terkoğlu, yazısında “vergisiz eşya ithal etme teşebbüsü”yle ilgili yazının 19 bürokrata gittiğini, bu isimlerden büyük çoğunluğunun Pekcan’ın bakanlık vazifesine gelmesinin akabinde farklı bölgelerdeki misyonlara “atandığını” yazdı.

Terkoğlu,“Ruhsar Pekcan’ı takip edenlerin başına ne geldi?” başlıklı yazısında bu bürokratları ve atandıkları yerleri şöyle aktardı:

• Listenin birinci sırasındaki Abdullah Özgür, üç yıl iki ay vazife yaptığı Batı Marmara Gümrük ve Dış Ticaret Bölge Müdürlüğü’nden Batı Akdeniz Gümrük ve Dış Ticaret Bölge Müdürlüğü’ne kaydırıldı.

• Listenin ikinci sırasındaki Doğu Akdeniz Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürü Ali Aygün görevinden alındı, müfettişlik misyonuna kaydırıldı.

• Listedeki bir öbür isim, Hüseyin Şanverdi, Doğu Karadeniz Gümrük Ticaret Bölge Müdürü iken bu misyondan alınıp Bursa Uludağ Gümrük Ticaret Bölge Müdür Vekilliği’ne getirildi.

• Havva Eksilmez, Malatya-Fırat Gümrük Bölge Müdürüydü. Oradan alınıp Ankara Orta Anadolu Gümrük Ticaret Bölge Müdür Vekilliği’ne atandı.

• Ragibe Coşkun, Antalya Batı Akdeniz Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürü olarak vazifesini sürdürürken, Malatya Fırat Gümrük Ticaret Vekili yapıldı.

• Listedeki Halil Şaşmaz, Gaziantep GAP Gümrük Ticaret Bölge Müdürlüğü’nden Samsun Doğu Karadeniz Gümrük ve Ticaret Müdür Vekilliği’ne kaydırıldı.

• Mehmet Tuncay Bayraktar, Ankara Gümrük Ticaret Bölge Müdür Yardımcıydı. Gaziantep GAP Gümrük Ticaret Bölge Müdür Vekilliği’ne atandı.

• Hasan Eken, Bursa Uludağ Gümrük Ticaret Bölge Müdürlüğü’nden alındı. Gümrük Genel Müdürlüğü’ne uzman yapıldı.

• Kocaeli Doğu Marmara Gümrük Ticaret Bölge Bölge Müdür Vekili Musa Aydemir’in vazifesindeki değişiklikle uzayıp gidiyor.

“Ruhsar Pekcan’ın gümrüklere yaptığı müdahale o denli büyük ki” diyen Terkoğlu, şunları yazdı:

Sanmayın ki problem yalnızca bir gümrük problemi. Yaşanan olay Türkiye’de devlet nizamına ait kırmızı alarm veriyor. Düşünün, devlette yıllardır vazife yapan bir bürokratsınız. Bir sabah elinize bir yazı ulaşıyor. Kendisini Cumhurbaşkanı’nın eşinin yakını olarak tanıtarak gümrükleri atlatmaya çalışan bir tüccara karşı, teyakkuzda olmaya çağırıyor. Milyarların döndüğü gümrükte, kelam konusu bireye karşı uyanık kalmaya çalışıyorsunuz. Derken Cumhurbaşkanı, takip ettiğiniz kişiyi, kimseye sormadan bakan yapıyor. İşin ilginci, “CEO Bakanlık” denilen tecrübede, ne bürokrasiden ne siyasetten gelen tüccar, “sektörden” diye överek tanıtılıyor. Türkiye’yi dolandırmasın diye takip edilen kişinin bakan olması yetmiyor, kendisini takip edenleri de misyondan alıyor. Gümrük sistemini kökünden değiştiriyor.

“Bu tüccar nasıl bakan oldu” diye sorguladığınızda “bazı yakınlıklardan”, “bazı tanışıklıklardan” bahsediliyor. Ve siz bu durumda hâlâ namuslu bir bürokrat olarak ülkeye hizmet etmeye çalışıyorsunuz. En küçük memur atanırken köküne kadar araştırmanın yapıldığı ülkede, takip ettiğiniz tüccarın amiriniz yapılmasına şaşırıyorsunuz. Tahminen de şaşırmıyorsunuz! Görülüyor ki “her şeyi bilen tek adam”a dayanan devlet sistemi, ya en yakınından çıkan bilgiden bile habersiz ya da bile bile devlete karşı kusur işliyor. Her durumda, yönetme tertibi, ülkenin suça karşı çabasını engelliyor, yolsuzlukla gayretin bağışıklığını azaltıyor, namusluları cezalandırırken namussuzları yükseltiyor. Alicengiz oyununun sonunda ne mi oldu? Darı olan çırağına karşı tavuk olan derviş, darının bir anda sansar olmasıyla boğuldu. Her şey geri döndüğünde, kazananın iki parmağı, yenmiş darılar nedeniyle yerinde yoktu. Lisandan lisana dolaşan öyküde, yenen de yenilen de her şey oldu da… Alengirli bir tüccarın bakan olup da bürokratları yiyeceği kimsenin aklına gelmemişti.

Ticaret Bakanlığı’na bağlı Gümrükler Genel Müdürlüğü Özel Bürosu’nun beş yıl evvel gümrük müdürlüklerine bir yazı göndererek, o tarihte bir iş bayanı Ruhsar Pekcan’a karşı “müteyakkız olmaları konusunda” uyardığı ortaya çıkmıştı.