Yargı Hâlâ Sessiz: Sedat Pekerin Adli Sicil Kaydı ‘Temiz’ Çıktı

Cürüm örgütü başkanı olduğu teziyle kırmızı bültenle aranan Sedat Peker’in, Mehmet Ağar ve oğlu Tolga Ağar üzerinden ortaya attığı savlarla ilgili yargıdan şimdi bir ses çıkmadı. Bu savların araştırılmasına ait rastgele bir inceleme yahut soruşturma olmadığı öğrenildi. 15 Temmuz’dan sonra toplumun muhalif kesitlerini “hedef gösterdiği” üç davada beraat, bir soruşturmada ise takipsizlik alan Peker’in isimli sicil kaydının “temiz” olduğu ortaya çıktı.

DW Türkçe’den Alican Uludağ’a konuşan Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş’e nazaran, Susurluk devrindeki yapıyı aşan bir durum ortaya çıkmış durumda. Peker’in 1990’lı yıllardan itibaren günümüze kadar gelen gelişmelerden örnekler verdiğini anımsatan Öneş, yaşanan arbedeyi “Bu konuşma olayı; hukuk sisteminin zayıfladığı, devlet kurumsal yapılarının çözüldüğü ve siyasetin içinde muhakkak şahıs ve kümelerin mafyatik yahut cürüm örgütü ile bulaşık beşerlerle olan ilgilerinin geliştiği bir süreçte tekrar bir ortaya çıkış olarak görülebilir. Burada kabahat örgütleri ortası yahut makul bir kümeler ortasındaki bir alana hâkimiyet kurma ve karşılıklı birbirlerini tasfiye olayının da tesirini görüyorum” halinde özetledi. 

“Bu büsbütün tarafsız ve bağımsız yargı sisteminin ortadan kalktığı, güvenlik sistemindeki zafiyetlerinin oluşması ve maalesef birtakım örnekler, siyasette bu kümelerin kullanma ihtimalinin de ortaya çıktığını gösteriyor” diyen Öneş, son periyotta birtakım gazeteci ve siyasetçilere yönelik hücumların ardında bu kümelerin kullanılıp kullanılmadığının da araştırılmasını istedi.

Öneş, “Çakıcı ve Mehmet Ağar takımının yine alan hâkimiyeti kazanması, yine Susurluk periyoduna mi geçildiğini gösteriyor? sorusu üzerine ise “Susurluk devrindeki yapıyı aşan bir durumun ortaya çıktığını düşünüyorum. Susurluk periyodunda devlet içindeki kirlenmiş yapılar olduğu kadar, bunları temizlemek isteyen kurumsal yapılar da vardı. Ancak devlet içinde tekrar siyasi irtibatları olan dar çerçevede olmasına karşın yasa dışı yapılarını yürütebilen bu tip örgütsel yapılar ortaya çıkmıştı. Bugün böylesine yapılarla bağların siyasetçiler tarafından sergilendiği bir devri de ortaya çıkarıyoruz. Siyasetin açıkça Peker ve Çakıcı kümesiyle olan münasebetleri ortada. Böylesi yapılar için af yasası çıkarıldı. Onun için Susurluk devrini aşan bir durum var, diyorum” cevabını verdi.

Çakıcı-Ağar yapısının şuan hangi siyasi kanada yakın olduğuna ait soruya da cevaplayan Öneş, “Erdoğan iktidarının çürümekte olduğunu herkes görüyoruz. Bunun telaşının AKP üzerinde de olduğunu değerlendirebiliyoruz. Lakin buna karşın bilhassa siyasi ve ekonomik istikrarsızlığın olduğun bir ortamda, hukuk sisteminden uzaklaşılan bir ortamda, bu tip yapılarla bağlantıların geliştiğini de görebiliyoruz. O bakımdan bunu Bahçeli yahut AKP iktidarının irtibatının yüklü olduğu halinde değil, gelişmeleri gören bilenlerin bir ittifakı olan sonuçlar olarak bakıyorum” görüşünü aktardı.

Sedat Peker’in “Adli Sicil Kaydı” sorgulamasında “Yukarıda kimlik bilgileri bulunan şahsın isimli sicil kaydı yoktur” sonucu çıktı. Peker’in “arşiv kaydı”nda ise yalnızca Kelebek operasyonundaki mahkûmiyet kararı yer aldı.

Peker’in Kazakistanlı gazetecinin vefatıyla ilgili Tolga Ağar’ı suçlamasına karşılık Jandarma Genel Komutanlığı ile Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatmadı, bunun yerine Peker’i yalanlayan bir açıklama yaptı. Eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar ve oğlu Tolga Ağar’la ilgili de şimdi açılmış bir soruşturma yok. Peker’in öteki tezleriyle ilgili de rastgele bir soruşturma açılmadığı öğrenildi. Buna ait ne yargı ne de bakanlık etrafları olumlu bir karşılık vermedi.

haber.sol.org.tr

9 Nisan 2021’de “Sedat Peker Hata Örgütü”ne yönelik 63 bireye operasyon düzenlenmesiyle birlikte Sedat Peker, üç farklı görüntü yayınlayarak karşı atak yaptı. Peker, konuşmalarında bilhassa Mehmet Ağar ve “Pelikancılar” diyerek Berat Albayrak’ı suçladığı görüldü. 

Palmali Group’un sahibi Azeri-Türk iş adamı Mübariz Mansimov’un Gülen yapılanmasını kapsamında tutuklanması konusunda Ağar’a işaret eden Peker, Ağar ve oğlu Tolga Ağar’ı Mansimov’un mallarına çökmekle suçladı. 

Peker, Elazığ’da 28 Mart 2019’da meskeninde meyyit bulunan Kazakistan asıllı üniversite öğrencisi Yeldana Kaharman’ın vefatından Tolga Ağar’ı sorumlu tuturak “Bir tane kızcağız var Kırgız yahut Kazak asıllı. Bir gün önce jandarmaya gidiyor, ‘Tolga Ağar bana taciz yaptı’. Tecavüz, kibarlaştırmaya gerek yok. Kıza tecavüz ediyor. Kız şikayet ediyor. Daha sonra helikopterle gelip babası (Mehmet Ağar) bu kızı aldırıyor. Kız sonraki günü meyyit bulunuyor… Kimse ağzını açmıyor. E derin devletin başı. Adam ne isterse o oluyor” dedi. 

Kolombiya’da operasyonla ele geçirilen 4 ton 900 kilo kokainle ilgili de Ağar’a işaret eden Peker, “Lütfen internete gidin bakın Kolombiya Limanı’nında 4 ton 900 kilo kokain yakaladılar. Açıklama yaptılar, ‘Bunlar Türkiye’ye gidecekti’ diye. İzmir Limanına bir kimya firmasına. Türkiye’de bu kokainleri teslim alacak yerle ilgili hiçbir operasyon yok. Hiç kimseye. Biz 4 ton bulgur getirsek bizi alır faturayı eksik yazdık diye gelir nezarete atarsınız. Uyuşturucunun geldiği adres belli” dedi. 

Peker’in bir öteki tezi da eski AKP milletvekili Feyzi İşbaşaran’ı cumhurbaşkanına hakaretten gözaltına alındığı sırada “dövdürttüğü” oldu.