Yine Utandık! Ülkemizin Dört Bir Yanından ‘Keşke Yaşanmasaydı’ Dediğimiz 14 Olay

Koronavirüs nedeniyle Şehitkamil Devlet Hastanesi’nin Ağır Bakım Ünitesi’nde tedavi gören Halil K., hekimlerin tüm eforuna karşın ömrünü yitirdi.

Halil K.’nin yakınları ise vefatta hastane ihmali olduğunu argüman ederek doktora saldırdı. Akın karşısında tabip ve başka sıhhat çalışanları kendisini odaya kilitledi. Küme, ağır bakım servisinin camlarını kırdı.

Van’da 6 yıldır imamlık yapan evli ve 3 çocuklu T.B., kitap almak için mescide gelen 9 yaşındaki İ.B. isimli kız çocuğunu pantolonunu çıkararak elle taciz etmekle suçlandı. Küçük çocuk İ.B. tabirinde hadisesi şöyle anlattı:

“3 arkadaşım ve kardeşim ile mescide kitap almaya gittik. Hoca başkalarını kovdu. Beni kolumdan tutup üste çıkardı. Pantolonumu çıkarmamı istedi. Çıkarmak istemedim. Zorla çıkardı. Parmağıyla cinsel organıma dokundu. Kolunu ısırıp başına yumruk atarak kaçtım.”

Bir din istismarcısının tacizi toplumsal medyanın gündemine oturdu. Imgelerde kendisine Hoca diyen bir adam, bir bayanı evvel soyuyor. Daha sonra bayanın bedeninin çeşitli yerlerine Arapça yazı yazıyor, daha doğrusu yazdığını argüman ediyor.

Bayanların bu istismarcıya gitme sebebi ise çoklukla eşleriyle ortalarını düzeltmek istemeleri. Bu çalışmanın bedeli ise 3500 TL.

Baba Bahri D., miras kalan bahçeyi, kullanımı nedeniyle ortalarında daima uyuşmazlık yaşayan oğulları Ramazan D., Ali D., ve Aykut D. ortasında bölüştürdü. Kadastro vazifelisi getirten baba, oğulları ortasında bölüştürülen bahçeye kazıklar çaktırarak, işaret koydurttu.

Bir müddet sonra kazıkların çıkarıldığını gören baba Bahri D. ile oğulları Ali. D. ve Aykut D., kardeşleri Ramazan D. ile hengame etmeye başladı. Eşinin hengame ettiğini görüp ayırmak için müdahale eden Çiğdem D., kayınpederi ve kayınbiraderleri tarafından kürek ve sopayla dövülerek öldürüldü.

Karaman Ermenek’teki Seba Madencilik Şirketi’ne bağlı maden ocağında yedi ay maaş alamayınca direnişe geçen personeller, salgın sürecinde getirilen işten çıkarma yasağına karşın işten atıldı. Münasebet ise “ahlak ve iyi niyet kurallarına terslik.”

Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi 23 yaşındaki Merve Mercan, 45 gün evvel koronavirüs testi olumlu çıkınca intern (stajyer doktor) olarak vazife yaptığı fakülte hastanesinde tedaviye alındı. 

Tedavisinden 5 gün sonra da immün yetmezliği teşhisi kondu. Ağır bakım ünitesinde tedavi gören Merve Mercan, bugün sabah saatlerinde tabiplerin tüm müdahalesine karşın hayat uğraşını kaybetti.

Mersin’de yaşayan H.G. (34) ile kız kardeşleri S.D. (32) ve S.D., (28), ocak ayında öz babaları S.D.’nin küçük yaşlarda yıllarca kendilerine cinsel istismarda bulunduğunu öne sürüp şikayetçi oldu. 

3 kız kardeşin şikayeti üzerine başlatılan soruşturma kapsamında gözaltına alınan emlakçı baba, davanın temmuz ayında görülen ikinci duruşmasında tutuklanarak cezaevine gönderildi. Davanın 3’üncü duruşmasında tarafları dinleyen duruşma heyeti, tutuklu sanık S.D.’yi kâfi kanıt olmadığı gerekçesiyle hür bıraktı.

67 yaşındaki komşunun meskenini basarak şiddet uygulayan müzikçi Halil Sezai, toplumsal medyada yansıların odağı oldu.

Cumhuriyet Başsavcılığı, Halil Sezai hakkında Silahla Taammüden Yaralama, Hakaret, Konut Dokunulmazlığını İhlal ve Tehdit kabahatlerinden tabirinin alınması için talimat verildi.

Hatun Koç, kızıyla birlikte 2 yıl evvel boşandığı Özkan Yarbi’nin arabasına bindi. Yarbi’nin barışma teklifinde bulunması üzerine ikili ortasında tartışma çıktı. Koç, aracın yavaşladığı anda inip kaçmaya başladı. Yarbi ise Koç’a pompalı tüfek ile 3 el ateş etti, Koç sağ ayağından vurularak yaralandı.

Polis tarafından yakalanan Yarbi, vakada öldürme kastı olmadığını öne sürerek şu ifadeyi verdi:

“Öldürmek ya da yaralamak üzere bir niyetim yoktu. Kendisi beni yanına çağırdı. Öldürmek istesem öldürürdüm. Korkutmak için ayağının yanına sıkmak istemiştim. Bahtsız bir formda yaralandı.”

Okan Metin, yüzde 76 engelli raporu bulunan Taha Alper’i dövdüğü gerekçesiyle gözaltına alınmış ve akabinde sevk edildiği duruşma tarafından hür bırakılmıştı. Dayak akabinde çekilen imajların toplumsal medyada yayınlanması sonrası yansılar büyüyünce ikinci sefer gözaltına alınmıştı.

Sanığa darp cürmünden 10 ay mahpus cezası verilirken bu ceza da hafifletici nedenler göz önüne alınarak 6 aya indirildi. Sanığın tutuklu kaldığı müddet göz önüne alınarak tutuklanmasına gerek olmadığı kaydedildi.

Ankara’da yaşanan hadisede, Sevgi ve Müslüm Aktaş çiftinin konutunda silah sesi duyan komşuları, polise ihbarda bulundu. Meskene gelen gruplar, Sevginur Aktaş’ı silahla başından vurularak yaralanmış halde buldu. Polis grupları, eşinin intihar ettiğini öne süren Müslüm Aktaş’ı gözaltına aldı.

Aktaş’ın annesi Ayfer Ayçiçek, “Kızım bize gelmek istiyordu, o da müsaade vermemiş. Kızım da meskenden çıkmaya çalışmış ve tartışma çıkmış. Bir müddet sonra komşular meskende silah sesi duymuş. Kızımın intihar etmesinin imkanı yok.Silahı kızımın ağzına dayamaya çalışınca kızım da başını çekmiş o sırada kurşun yüzünden girmiş geriden çıkmış. Kızım üzere kaçları öldü, yalvarıyorum hakkımı savunun” dedi.

47 yaşındaki Okan T. Konya’dan gelerek ayrılma kademesinde olduğu eşi Ayşegül T.’yi takip etti. Ayşegül T.’yi bir mağazada sıkıştıran Okan T. bıçakla saldırdığı bayanı boğazından yaraladı. 

Akın sırasında vatandaşlar yaralı bayanın yardımına koşarak saldırgan kocayı etkisiz hale getirdi. Vatandaşların yakaladığı saldırgan koca, polis gruplarınca mağaza içerisinde kelepçelenerek gözaltına alındı.

Antalya’da oturan Dilek M. 5 yaşındaki kızı ile Konyaaltı Kıyısı’na geldi. Kızı denize girerken plajda oturan Dilek M., “Ölmek istemiyorum” diye bağırdı. Etrafında denize girenlerin “Sıkıntın nedir” sorusuna koronavirüs olduğunu ve ölmek istemediğini belirtti.

Kıyıda güneşlenenler bayanın vakit zaman yere tükürmesinden de rahatsızlık hissedip yakınından uzaklaştı. Vaka yerine gelen polisin gerçekleştirdiği kimlik denetiminde bayanın meskeninde izole halde kalması gerektiği belirlendi.

AKP Elazığ Milletvekili Zülfü Demirbağ, Elazığlı vatandaşların zelzele ve Kovid-19 salgınında yaşadıkları problemleri lisana getirmek için Twitter’da açtıkları “SahipsizElazığ” kampanyasına reaksiyon gösterdi. 

Demirbağ, “Natürel ki sahibi var Elazığ’ın. Tayyip Erdoğan var, Allah’tan sonra. Biz varız. Ne demektir? Haşa, ben utanıyorum ‘biz varız’ derken. Sahibi Allah’tır, Tayyip Erdoğan’dır, devlettir. ‘Elazığ’ın sahibi yok’ diyenlerin sahibi yok. Gitsin kan analizini yaptırsınlar. O kadar ucuz değil, araştıracak. Gafletten gelmiş paylaşmışsa bir şey demiyorum. Kampanyayı başlatanların kan analizini yaptırmak lazım. Kovid-19 değil ‘ihanet 19’ virüsü var onların kanlarında.” dedi.